Her çıkışın bir inişi var tabii...Dün gece içtiğimiz soğuk şaraplar,orsadan gelen rüzgar ve kocaman dalgalar sabah bizi mahvetti.Detaya girmiyorum,özellikle Babür ve benim için bitmek bilmedi o üç saat..En son başüstünde kendimden geçmişim,gözümü açtığımda Leros Marina'daydık:)
Leros marina ile ilgili detayları Nihan'ın blogunda bulabilirsiniz,(http://avantininseyirdefteri.blogspot.gr/ ) ben hiç beğenmedim.Tuvaletler uzak,yerleşime uzak..Zaten su,elektirik ve Babür'le benim son nefesimizi huzurla vermemiz için girmiştik aslında:)Bir gün kalıp hemen karşı tarafındaki Lakki Marina'ya geçtik.Girdiğimiz her marinada, tekne boyutu gibi kendi belirledikleri standartlara göre bir fiyat ödüyoruz tabii..Kıyaslayınca Lakki Marina'yı daha çok beğendik,hem daha ucuz hemde daha pratik...
Vakit kaybetmeden,hemen araba kiralama faslına geçtik.Bu sefer arabamız Hyundai i10,£25du.Babamlar araba kiralayana kadar,hemen açtım haritaları,kitapları ve ada içi rotamızı belirledim.Bu sefer elimizde Leros belediyesinin verdiği kitapçıkta vardı.Belki de ondan,aradığımız her yeri bulduk bu sefer:)
Leros,Artemis'in adası olarak geçiyor.Zamanında bir tanrıça'ya tapınmış olan yerliler,hala evlerini kadınların üstüne yapıyorlarmış.Adada dikkat çeken diğer bir unsur da,1912 İtalyan-Türk savaşından itibaren 30 küsur sene İtalyan işgalinde kalmış olması.Bu yüzden bir zamanlar Mussolini'nin yazlık ikametgahı olarak kullanılmış binada dahil olmak üzere, silindirik cepheleri ve devasa dikdörtgen pencereleri, kapıları ile göze çarpan bir çok art deco tarzı bina var etrafta...Küçük bir detay;eski merkez olarak geçen ve bizimde bağlı bulunduğumuz liman olan Lakki,Akdeniz'in en büyük doğal limanıymış.
Adanın solundan başlıyoruz keşfe,ilk hedefimiz Gourna Koyu ve Ag.İsidoros kilisesi...Kıyıya yakın bir adanın üstünde konumlandırılmış bu minik kiliseye,dar bir beton yoldan yürüyerek geçiyorsunuz,içi bildiğiniz kilise..
-Ag.Isidorus-
Sonra adanın kuzey ucu Partheni'ye devam ediyoruz..Adanın küçük ve denize sıfır havalimanı burada yer alıyor.Herhalde bir zamanlar muhteşem olan Artemis Tapınağı da burada fakat geriye pek az şey kalmış.Bu arada adaya haritadan baktığınızda kocaman bir ada gibi ama aslında, yerleşim bölgeleri birbirine çok yakın.5-10 dakika'da bir bölgeden diğerine geçebiliyorsunuz.
Ana yol adayı çerçevelemiyor,aynı yoldan geri dönerek adanın şu andaki merkezi olan Platanos,Pentelli'ye varıyoruz.Platanos'un yüksek tepesinde,görkemli Leros Kalesi(Bakire Meryem Kalesi'de deniyor)yer alıyor.Kale, aşağıdan muhteşem gözüküyor fakat ulaşmanın tek yolu merdivenler gibi..Hayatta o merdivenleri çıkmam derken, Kastro işaretlerini takip ederek yanına kadar giriyoruz.11.ci yy'da Bizans imparatoru Komninos tarafından inşaa ettirilen kale sonradan Rhodos şövalyeleri tarafından yenileniyor.Kalenin içerisinde ,Kalenin Meryem Anası kilisesi yer alıyor.Kilisede İsa'nın göğe yükselişi,doğumu,Meryem ana gibi bir çok muhteşem ikona var.Turizm rehberliği mezunu olarak,ikonaları Nihan'a açıklarken içimden övünüyorum kendi kendime :)
-Kaleden manzara-
-Kalenin Meryem Anası Kilisesinden ikonalar-
Platonos, Agia Marina ve Panteli bir birine inanılmaz yakın.Nerenin neresi olduğunu muhteşem hafızama rağmen söyleyemiyorum maalesef:)Bu arada yerleşim bölgeleri haritada başka,işaret tabelalarında başka geçebiliyor.Bir- iki harf oynasada, zorlayıcı bir durum.Bunun sebebi; çoğu işaretin eski oluşuymuş.Mesela haritada Pandeli,kitapçıkta Panteli,tabela da ise Pentelli geçiyor.Yine de bu üç bölge adanın en güzel yerleri,görmeden gitmeyin..Plaja sıralanmış sevimli restoranlar,kafeler ve Leros'un yerel tatlılarını ve ev yapımı şaraplarını satan Sweet Leros dükkanıda burada.Akşam yemeğini burada yemeğe karar veriyoruz fakat turumuzu tamamlamak için adanın güney ucu Xirocambos'a devam ediyoruz..
-Sweet Leros Tatlıcısı'nın tabelası-
-Agia Marina'da yürüyüş-
Xirocambos Kalymnos'a en yakın uç,feribotlarda buradan kalkıyor.Şehir içine otobüslerle ulaşabiliyorsunuz..Görecek fazla şey yok ama görmezsek meraktan ölürüz,turumuzu tamamlamış olmanın verdiği huzur içerisinde Pentelli'ye dönüyoruz..
-Solda merkez Platonos,sağda konakladığımız Lakki limanı-
Pentelli'de gözümüze hoş gelen bir restoran seçiyoruz.Diğer adalardada yerlilerle konuştuğumuz zaman, Yunanistan'da yerel bir kanalda yayınlanan türk dizilerini çok sevdiklerini söylemişlerdi.Bu restorandakilerde 'Fatmagül'ün suçu ne' hayranı çıkıyor..Dizi burada yaz tatili için ara vermiş,sonunu çok merak ediyorlamış.İnanılmaz tatlı bir adam olan restoran sahibi bize kiralık stüdyolarindan birisini ücretsiz vermeyi,karşılığında da internetten onunla birlikte Fatmagül izleyip çeviri yapmamızı istiyor:)
Bölgede çeşitli yerel lezzetler var.Acayip tuzlu olan ve sadece yemeklerde kullanılan Mytzithra peyniri ya da tuzlu uskumru ve sardalya gibi...Eskiden yerliler satamadıkları balıkları bozulmadan tutmanın bir yolunu aramışlar. Buzdolabı gibi modern eşyalar henüz keşfedilmemiş olduğundan balıkları tuzda pişirme tekniklerini geliştirmişler.Leros'lular tuzda uskumru'nun(Salted Spanish Mackerel) en iyi ouzo mezesi olduğunu söylüyorlar.Bizde menüde mackerel görünce, hemen sipariş verdik tabii!£4,5ya küçücük tabakta bir tane uskumru geldi.Meze olduğu için bu şekilde servis edilirmiş ama gerçekten çok lezzetliydi...
-Kale yolunda eski yeldeğirmenleri-
Leros serin rüzgarlar esen bir ada.Yemek yerken üşüyünce,arabadan üstümüze örtünecek bir şeyler almaya gittik Nihan'la.Yolda bir çift bizi durdurup, ingilizce olarak şehrin merkezi nerede gibi sorular sordular.Bizde anlatmaya çalışıyoruz ama yer isimleri birbirine çok benziyor..Adanın kuzeyi Partheni,doğusu Parteli..Baktım karışıyor,konuşma arasında Nihan'a dönüp yarı türkçe yarı ingilizce 'Map getirsene arabadan' dememle,kadın 'Aaa!Türk müsünüz?' dedi, sonrasında gülmekten konuşamadık zaten.Koca adada Türkler birbirini bul,sanki biz adanın yerlisiymişiz gibi bize yol sor,bir de çat pat ingilizce anlaşmaya çalışalım...Gecenin olayı bu oldu zaten :)
Ertesi gün görmediğimiz bir tek meşhur savaş müzesi(War Museum,Tunnel of Merikia)kalmıştı.Çok ilginç olan bu tüneli, görmeden adadan ayrılmadığımız için çok memnun kaldık.Oldukça uzun olan tünellerin sadece bir kısmı gezmek için ayrılmış olsada,enterasan olan hala sapasağlam olması.O zamandan bu zamana hiç yenileme ihtiyacı duymamışlar...Tüneller Alman'lar 12 adayı ele geçirmeye çalışırken,İtalyanlar tarafından inşaa edilmiş.Savaşın en yoğun bölgesi Leros'muş.Bombardıman aralıksız üç gün sürmüş ve Nazilerin kazanması ile sona ermiş.Savaş sırasında merkez olarak Panteli limanını kullanıldığı için,malzemeleri sağlama almak için tünelleri adanın diğer tarafına inşaa etmişler.Bugün, tüneller başarılı bir müzeye dönüştürülmüş.İçinde savaştan kalan bir sürü eşya sergileniyor.Turunuz sona erdiğinde de küçük bir odada oturup , savaşla ilgili bir belgesel izleyebiliyorsunuz...
-Tünelden bir kare-
-Sergide bulduğumuz,üstünde türkçe yazılar olan bir pusula-
Bu yazıları o kadar emek verip yazıyoruz,kim okuyor bilinmez..Biz rotamızı çizerken internet ve kitaplardan faydalandık tabii ki ama istediğimiz gibi detaylı bilgiler bulamadık..Umarız,ister bilgilenmek amaçlı, ister bizim gibi buraları ziyaret amaçlı araştırma yapan kişiler bloglarımızdan faydalanırlar:)
Yerel lezzetler için Babür'ün bloğu:
http://yemeginseyri.blogspot.gr/
Limanlar,rüzgarlar gibi teknik detaylar için Kaptan Nihan'ın Bloğu:
http://avantininseyirdefteri.blogspot.gr/
Patmos'ta görüşmek üzere...
Leros'tan enstanteneler:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder