3 Temmuz 2013 Çarşamba

Kalymnos'ta geçiyor günler..

-Kalymnos'un merkezi Pothea'ya genel bakış-
   Açık denizdeki fırtınanın geçmesini beklediğimiz için, dört gündür 12 adanın en büyük limanına sahip olan Kalymnos'un merkezi Pothea'da bağlıyız.Günlerimiz küçük yürüyüşlerle,yakın plajlarda yüzmekle geçiyor genelde.Bisikletle ya da yürüyerek adaların en fazla liman ve etrafını keşfedebiliyoruz.Bu yüzden araba kiraladığımız zamanlar en verimli geçirdiğimiz zamanlar oluyor.

   Bu sabah bir türlü kendimize gelemedik.Sürekli rüzgar esmesi aslında güzel,sıcağın etkisini azaltıyor fakat bir yandan da sersemletiyor.Uyandım ama kalkmak istemedim,ben uyandım babam yattı toparlanamadık.Sonunda araba kiralamaya karar verdik.Kos'ta bisiklet yollarının güzelliğinden bahsetmiştim zaten Yunanlar "bisiklet cenneti"derlermiş.Genel olarak düz bir ada olduğu için çok zorlanmadan gezebiliyorsunuz.Kalymnos biraz daha yokuşlu dolayısıyla çok fazla motor ve küçük araba var.Bizim günlüğü €35'e kiraladığımız arabamız Suzuki Splash'tı.Yayılamasakta sığdık:)
 
  Dost Yayınlarının Yunan Adaları kitabını baz alarak çizdiğim rotamıza göre ilk hedefimiz Efta Parthenes yani Yedi Bakire Mağarasıydı fakat sora sora bile bulamadık.Zaten sonradan bir taksiciden öğrendiğimize göre kapalıymış ve görmeye değer hiç bir şey yokmuş.Bu arada tesadüfen ikinci durağımız olan Pera Kastro Hisarını bulduk.Oldukça dik basamakları olan hisara resmen birisinin bahçesinden geçip çıkılıyor.Bulamadık deyip dönmeyin yani:)Hisarı bir Osmanlı saldırısında sağlamlaştırmışlar,içerisinde yer alan köyde 11.ci yüzyıldan 18.ci yüzyıla kadar yaşam varmış.Ben kendimi zorlayıp çıkmadım ama ne amaçla çıktığına bağlı olarak belki çıktığına değer dedi Babür..
                                                      -Pera Kastro Hisarı-
  Sonra adanın doğusunda ,Telendos adasının karşısında kalan Myrties'e devam ettik.Duyduğuma göre Myrties'ten botla Telendos adasına geçilebiliyormuş.
Yolda dalgalı ama berrak bir denizi olan Arginoon'da yüzme molası verdik.Arginoon'da sadece küçücük bir büfe tarzı yer var.Hoş bir sahil,sıcak bir deniz...
                                                          -Arginoon Plajı-
   Oradan adanın en uç kısmı olan Emporios'a vardık.Emporios'ta geniş bir sahil,kiralık stüdyolar,restoranlar ve tepede hoş bir kilise var.Alargada bir çok tekne var fakat konum itibariyle çok rüzgar alıyor dolayısıyla bağlanmak için çok sağlıklı bir yer olduğunu düşünmüyorum.Sahilde "Early Christian Baths"diye bir işaret vardı,yine kapalı olan yerlerden biri..
    
-Emporios-
  Belki yol devam ediyordur diye adanın diğer tarafına döndük,bir tavernanın bulunduğu plajda bitiyormuş.
 
   Geri dönüp bu sefer bir alt yoldan devam ettik ve turistlerin uğrak durağı Masouri'ye geldik.Burada çok fazla bar,restoran ve minik oteller var.En az liman bölgesi Pothea kadar hareketli bir bölge.

  Sonraki durağımız, bağlandığımız yerden görebildiğimiz,dev haçın yanında konumlanmış St.Savvas Manastırıydı ve şehrin içinden itibaren konumlandırılmış okları takip ederek bulabildiğimiz en kolay yer oldu.İngilizcesi "saint"olan "aziz" kelimesi, yunancada "agios"olarak geçiyor.Bu yüzden Ag.Savvas tabelalarını takip etmelisiniz.
  
                                      -Ag. Savvas önünde kralık minik arabamız-
  
Her şeyden önce limana hakim manzarası ile etkileyen manastırın içide harika.İç kısmında Aziz Savvas'ın iyileştirici gücü ile bilinen mezar odası,üç katlı muhteşem bir çan kulesi ve bir çok sevimli küçük evcikler var.
-Manastırın içinden bir kare-
                      
-Manastırdan manzara-
-Çan kulesi-
 
   Manastırdan çıkıp aynı yolu takip ettiğinizde ise Vlyhadia koyuna ulaşıyorsunuz.Bu sevimli sahile ulaştığımızda hava kararmıştı,ertesi sabah arabayı teslim etmeden önce uğramak üzere teknemize geri döndük.
Ertesi gün kahvaltı ettiğimiz gibi Vlyhadia'ya gittik. Yunan denizlerinin çoğu gibi suyu aşırı tuzlu fakat berraktı.
  
  Yarın hareket etmeye karar verdiğimiz için,yapılacaklar listemizin üstünü çizmeye başladık.Sünger alışverişini en sona bıraktığımız için koştura koştura sünger dükkanlarını gezdik ve tercihimiz Papachatzis'in sünger dükkanı oldu.Dükkanın sahibi Afrodite'in hem kendisi hem muhabbeti çok tatlı.Fiyattada güzel bir indirim yaptı.Babür'ün Fransa'da keşfettiği,Kos'ta Dolphin Meydanındaki pahalı fakat ürün yelpazesi geniş City Market'tede bulduğumuz Le Petit Marseillais'lardan almaya gittik.(Burada limanın kuzeyindeki Bidalhs markette satılıyorlar)Burnumuzun dibinde olan fakat günlerdir kapalı olduğundan gezemediğimiz pembemsi rengi ve gümüş kubbesi ile dikkat çeken Agios Khristos(Kutsal İsa) katedralini gezdik.Sırf tavanlardaki mavinin rengini görmek için bile gitmeye değermiş..
-Kutsal İsa Katedrali-

                                                                -Masmavi kubbe-
-Kutsal İsa Kt.'de Ag.Savvas resmi,arkada manastır ve üç katlı çan kulesi-
 
   Buradan ayrılınca bir daha hangi limandan su alabiliriz bilinmez,şimdi emektar teknemizi ve yumuşacık süngerlerimizle kendimizi temizleme zamanı:)
 
  Kalymnos'tan çeşitli enstanteneler
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder